Hayatını kaybeden bir ‘gazeteci’ olarak, birkaç gündür sosyal medyada dolaşan bir iddiadan bahsetmeden edemeyeceğim. Amaç konunun ‘tıklarından’ payımı almak değil. Hatta sırf bu yüzden yazıyı birkaç gün erteledim.
Konu Didem Soydan’ın Melis İşiten’in YouTube yayınındaki ‘hiç unutamadığı adam artık evli’ açıklaması ve ardından kendisine görünen ‘kocama dokunma’ lobisi.
Şimdi önce netleştirmem gereken detaylar var.
Birincisi, Didem Soydan benim arkadaşım değil. Biliyorum, yıllar önce Vogue dergisinin ilk sayısı için poz verdiği için kendisiyle Milliyet gazetesi için bir röportaj yapmıştım ve sonrasında biraz tatsızlığım olmuştu. Kısacası bu kimseyi beraat ettirecek bir yazı değil, ayrıca Soydan’ın bu konuda ‘beraat’ etmesine de gerek olmadığını düşünüyorum.
Kadın belli ki çok samimi bir ortamda kalbiyle ilgili bir gerçeği paylaşmış (Melis’i iyi tanırım, onun yanında rahat hisseden şanslı olamaz). Hatta ‘kocamın dokunuşları’ olayı farklı yerlere götürmesinin ardından açıklama yaptı. Programda kastettiği eski sevgilisi Can Bonomo değildi. Yani Can Bey, Öykü Hanım ve sevimli çocuklarının huzurunu bozacak bir durum yok. Millet olarak rahat bir nefes alabiliriz.
O yüzden sana soruyorum:
Soydan Can Bey’i kastetse bile. Sence bu dünyanın sonu mu? Evli birine aşık olduğunuzu söylemek size neden bu kadar ahlaksız geliyor? Hayır yani bu ülkede hala evli olduğu halde kast ajansından nikah memuru tutarak (ciddiyim) başka bir bayanla evlenen erkekler vardı, o kadar da takmadın mı?
Sonuçta aşk ille de iki kişinin yaşadığı bir durum değildir. Aşk aslında insanın kendi benliğinin ortasındadır. Örneğin, birine sadece o size aşık olduğu için mi aşık oluyorsunuz? Ben çok düşünürüm; Yüzyıllardır çeşitli eserlere ilham veren ‘platonik aşk’tan haberiniz yok.
Sana söyleyeceğim; Evli olmak birine aşık olmanızı engellemez. Engelli olmak, bir arkadaşa sahip olmak, bir işverene sahip olmak, dünyanın öbür ucunda yaşamak, aynı cinsten olmak ya da aklınıza gelebilecek tüm ‘imkansızlıklar’ aşk denen çılgınlığa engel olamaz.
Burada önemli olan eylemdir. Aşk için kontrol edilmesi çok zor olan hormonal olarak kanıtlanmış yarı sefahatlere rağmen kişi karşı taraftan uzak duruyorsa, devam eden bir evliliği bozacak davranışlarda bulunmuyorsa, diğer insanların hayatlarına ve sınırlarına saygısızca davranmıyorsa sadece aşık olduğu için bence sorun yok. Herkes herkese aşık olabilir.
Ayrıca hepimiz günün yarısını Instagram’da gezinerek ve sevdiğimiz insanlara ‘beğeni’ vererek geçiriyoruz. Belki kağıt bile yolluyoruz kim bilir… Çoğumuz evli, çoğumuz neşeli… Aslında bu açıdan bakarsak Başak Tatlıtuğ’a bir özür borçluyuz diye düşünüyorum.
Neyse dediğim gibi Soydan bahsettiği kişinin Can Bey olmadığı açıklamasını yaptı, rahatladık ve ‘kocama dokunma’ lobisi de merkezlerine çekildi. Ama biliyorum ki teyakkuz halindeler, biliyorum ki en ufak bir duyuruda gözümüzün önünde olup biten gerçek ahlaksızlıkları pas geçecekler ve küçücük bir olayı deve çevirecekler.
Başka bir yerde yazmıştım ama tekrar edeyim: Koca dediğimiz şey korunması gereken bir eşya değildir arkadaşlar. Kendi iradesi olan yaşayan bir koca kendisi için karar verebilir, yani kendisine gönderilen mesajlara cevap verip vermeyeceğine veya tuvalette elinde tuttuğu telefon numarasıyla ne yapacağına kendi beyni ile karar verebilir.
Bu yüzden içiniz rahat olsun, kocanıza kimse dokunamaz. O istemedikten sonra.
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamen yazarların orijinal niyetleridir ve Onedio’nun yayın politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio
